LİZBON SINTRA PENA PALACE VE REGALERIA PALACE PORTEKİZ

Pena Palace

Regaleria Palace

                                       

Poco Iniciatico, Başlangıç Kuyusu



                                     

Lizbon da 3. gün trene binerek Sintra'ya gittik. Hemen tren istasyonunun yanında bulunan Turizm bürosundan, Pena Palace a gitmek için biletlerimizi aldık. Yolun karşısında bekleyen tur otobüsüne binerek, bayağı yukarı doğru tırmanarak, Pena Palace durağında otobüsten indik. Saray ile durak arasında biraz mesafe var, hafif rampa bir yoldan yürüyerek, saraya ulaştık. Eylül sonu olmasına rağmen çok kalabalıktı. 

Kuzey İskandinavya ülkelerinde fazla güneş görülmediği için, binalar canlı renklere boyanır. Portekiz nerede ise 365 gün, güneşin olduğu bir ülke olduğu halde, renklilik inanılmazdı.

Pena Sarayı, 19. yüzyılda inşa edilmiş. Saray, Sintra Dağları'ndaki bir tepenin üzerinde yer almakta. Tepeye ulaştığımızda  görüntü muhteşemdi.

Pena Sarayı, Portekiz'in ulusal bir anıtı imiş.  Saray, 1995 yılında Sintra Kültürel Peyzajı kapsamında UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edilmiş.

Sarayı gezdikten sonra, planlarımıza göre gezmek istediğimiz, Regaleria Sarayına yürüyerek gittik. Bu saray ve bahçesi de çok güzeldi. 

Regaleira Sarayı, Quinta da Regaleira'nın en büyük binası ve ona verilen ortak admış. Eski sahibi António Augusto Carvalho Monteiro'nun soyadına ithafen, Monteiro Milyoner Sarayı olarak da bilinmekte imiş.

4 hektarlık arazi yemyeşil bahçeler, göller, mağaralar ve gizemli yapılarla çevrili bir saray. Bu mekanlar, Masonluk, Tapınak Şövalyeleri ve Gül Haç gibi simyasal anlamları gizleyen yerler olarak tasarlanmış. 

Burada mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri de başlangıç kuyusu,  en ünlü turistik yerlerinden biri  imiş. Bu arada aklınızda bulunsun, bayağı bir sıra bekledik. Yukardan küçük mağara girişi var oradan aşağıya iniyorsunuz.

Bu kuyunun, Dante'nin Cehennem'inin dokuz dairesini temsil etmek üzere tasarlandığı söylenmekte imiş. Üstelik altı kat derinliğinde olmasına rağmen, kuyunun içine doğru yürüdüğümüzde sanki daha da uzunmuş gibi hissettik.

Kuyunun dibinde, toprak rengi tonlarında, renkli karolarla sade bir şekilde dekore edilmiş dairesel bir zemin bulunmakta. Bu karolar Hristiyan doktrinine inanan Özgür Masonlara özgü bir sembol olan Tapınak Şövalyelerinin haçını tasvir etmekte imiş.

Kuyunun dibinde iki ana tünel bulunmakta.  Bunlardan ilki Muhafızlar Geçidi'nin altındaki bir çıkışa, diğeri ise üç ayrı tünele ayrılmakta imiş. Bu alt tünellerden biri ikinci bir kuyuya, Bitmemiş Kuyu ya çıkıyormuş. 

Burada gezilecek ana bina dışında bir çok mekan var, biz ana bina ve başlangıç kuyusunu sonra bahçesini gezerek çıkışta, Portekiz e özgü bir balıktan yapılan yemek yedik. Restoranı fotoğraflarda görebilirsiniz. Yemek sonrası da, yine trene binerek Lizbon a döndük ve otele giderken. Herkesin mutlaka uğrayın dediği Sardalya satan dükkana girdik. Sanki  Lunapark a girmiş gibi olduk.

Sintra ve saraylarla ilgili daha ayrıntılı bilgi  almak isterseniz aşağıdaki bağlantıya tıklayabilirsiniz

https://visitsintra.travel/en/visit/monuments/palace-and-quinta-da-regaleira

Bu fotoğrafı ben çekmedim internetten aldım sarayı
yukardan bütün olarak görmeniz için










































Regaleria Palace a geldik. burası da çok kalabalık,
girişte bejkledik



çok büyük bahçesi var tam gün bile yetmez




































etrafta görülecek çok yer var













başlangıç Kuyusu kuyruğunda beklerken

Kuyu girişi uzun kuyruk olunca Serpil oturdu


işte bu dar yerden başlangıç kuyusuna  giriyoruz

















şelale akıyor burada mağara çıkışı




























tesadüf bu restoran önümüze çıktı


hiç tam bira içmeyen ben Portekiz gezisinde biraları götürdüm
havasından mı biralarından mı bilemedim:))

yerel balık lezzeti nefistı



işte bu restoran eğer bu taraflara yolunuz düşerse


yemek sonrası Sintra sokaklarında yürüyoruz















işte mutlaka gidin denilen yerdeyiz














işte Pink Street otele az kaldı

Yorumlar

Popüler Yayınlar