ANNE MÜZESİ ANKARA

 
 

Ankara Kalesinde Türk Rus Dostluk evini ziyaretimden sonra, kalenin ana kapısının önündeki Rahmi Koç Müzesinin oradan aşağı yürüyerek, Ulucanlara inmek için yürüyüşe başladım. Sağlı sollu nereye bakarsanız görsel açıdan hep fotoğraflık kareler. Camilere ve hanlara girdim bir sürü fotoğraf çektim. Hafta ortası olmasına rağmen kalabalık, turistler yine her yerde. 

Ulucanlar caddesine inip yol tabelasında Anne Müzesi yazısını görünce o yöne yürümeye devam ettim. Ama yol üstünde kime sorsam, kimsenin müzeden haberi yok. Google haritalara girdim yok kayıtlı değil. Anne müzesi adres yazdım Salaş sokak çıktı. Onu sorarak yürüyüşe devam ederken, caminin arkasında 3 kadın gördüm. Onlar da benim gibi müzeyi arıyordu. Sora sora bulduk sonunda müzeyi ve avludan içeri girdik.

Eğer Ulucanlar Cezaevi müzesini biliyorsanız onun girişine bakan çaprazında bir park var onun olduğu sokağa girerseniz biraz ilerde solunuzda müzeyi görebilirsiniz.

Evet müzenin fikir annesi ve kurucusu Şermin Yaşar Hanımın dediği çamaşırlar yine asılmıştı. Soldaki ilk ana binaya girdim. Giriş 120 tl, öğrenci 60 tl imiş. Çok güzel Kelime müzesi önündeki kuyruklar yüzünden 3-4 denememde girememiş, bir sene sonra ancak görebilmiştim. Bu sefer hiç kuyruk yoktu, hemen ilk gelişte girmenin mutluluğunu yaşadım.

Fakat gezerken ışıklandırma ilk başta güzel geliyor, ama sonra yazıları okuyamadım. İlk kattaki Geminin altındaki yazıyı okumak için çömelmeniz lazım, herkesin bunu yapamayacağını düşündüm. Alt paragrafı karanlık yüzünden okuyamadım. Başkaları da var diye telefonun lambasını açmadım. Fotoğrafını çektim, evde bakarım diye. Sonra duvarda anneye sorulmamış soruları, tek tek okumak istedim ama onlarda okunaklı değildi. Karanlık ve yansıma aynaya yazılmış yazıları kapatıyordu.

Yazılı herşeyin fotoğrafını çektim. Okuyamadıklarımı evde fotoğraflar üzerinde oynayarak okudum.

Ülkemizde ne güzel adetler varmış, her noktada gezerek öğrendim, gözlerim doldu. En çok merak ettiğim Atatürk'ün zıbını ve başlığı idi onları da gördüm. Çok kalabalık değildi ama yine herşeyi içinize sindirerek okumak ve görmek istiyorsunuz, bu diğer kişiler yüzünden pek mümkün olmayınca, fotoğraf çekip diğer bölümlere geçtim.

İlk bina bittikten sonra, avludan diğer binaya geçip siyah önlük ve annemde olan dikiş makinası benzerini görünce gözlerim yine doldu, çocukluğuma gittim. O binada dünyanın her yerindeki ülkelerin bebekleri  ve orada anneye ne deniyor onu yazıyor. Siyah perdenin arkasında ise, yerde bir beşik ve tavandan indirilen kulaklıklarda, dünyanın yine bir çok dilinde söylenmiş ninnileri dinliyorsunuz.

Anne müzesine kesinlikle gidin. Benim gibi zamanda yoculuk yapacaksınız. İnstagramda takip ettiğim Şermin Yaşar hanımı ayrıca tebrik etmek istiyorum. Ne güzel düşünmüş ve bu güzellikleri ve eski gelenekleri bizlerle paylaşmış, var olsun. Müzeden çıktıktan sonra Ulucanlardan Ulus a doğru yürüyüp, yol üzerinde Meclis ve karşısındaki Palas da dahil fotoğraflar çektim.

Gelelim kalenin çıkışından itibaren fotoğraflara, kesinlikle bu rotayı uygulayıp yol üzerindeki hanlara ve camilere gidin gözleriniz bayram etsin.

 





 













Ulucanlara geldim








sonunda sora sora bulduk












annelere sorulmamış sorular  köşesi
















































































































Ulucanlar Cezaevi Müzesi






Hacı Bayram Cami girişi





İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi

Yorumlar

Popüler Yayınlar