SELANİK + METEORA / YUNANİSTAN


Meteora : Yunanca, havada asılı anlamına  gelmekte


Yıllar önce Yunanistan gezim de, bir kartpostal görmüştüm. Burası neresi diye sorduğumda, Meteora dediklerinde, içimden Tanrım burayı görmek istiyorum demiştim. Bugüne kadar kısmet olmamıştı.

Yine İstanbul a gitmek söz konusu olunca, valizimi hazırlarken, pasaportumu da yanıma aldım ve yola düştüm. Her bir fotoğrafta gezinin hikayesini ve aşağı yukarı, kaç Euro ya mal olacağını göreceksiniz.

Bu Yunanistan gezisinden sonra iyice anladım, Türk ve Yunan halkı arasında hiç bir anlaşmazlık yok, ne zaman yardıma ihtiyacım olsa, problem ne ise, çözdüler, bu sayede yeni dostlar edindim.

Tekne kaptanı olmadan önce, hep deniz kıyısında, deniz feneri manzaralı evim olsun, orada yaşayım isterdim. Kaptan olduktan sonra, denizin yanında değil, bizzat üstünde teknede yaşamak istiyorum dedim.

Bugün ise Meteora'yı gördükten sonra, artık ya teknede, ya da böyle bir kartal yuvasında yaşayıp, ufuk çizgisini görmek istiyorum dedim. Benim Meteora rüyam gerçek oldu, sizlerin de kalbinizde, aklınızda ve rüyalarınızda ne var ise gerçek olsun Amin)


İstanbul Esenler otogarından saat 21:00 da otobüse bindim
35 Euro, gece 00:30 da İpsala çıkış kapısına geldik. Ancak 02;15 te
 Yunanistan a giriş yapabildik. Sabah 07:30 da Selanik Şehrine geldik.
Şehrin en büyük caddesi Evgenia da otobüsten indik.

Elimde ve sırtımda çantamla şehirde turluyorum




Sahile indiğim zaman, niye herkesin İzmir'e
benzettiğini, kendi gözlerimle görünce anladım



Bende bu binaları görünce Marsilya şehrine benzettim







Beyaz Kule Osmanlı zamanında inşa edilmiş, şu an
Selanik şehrinin sembolü,





Şehir merkezinden 31 ve 8 numaralı otobüsler
Selanik otogarına gidiyor 1 euro, otobüslerde biletmatikler var



 Esenler otogarının pisliğinden sonra, buranın terminali, bina,
tuvaletler, her yer mis gibi tertemiz
 Karnım aç bizim su böreğine benzer börek 3 euro
çay 2 euro
Bizdeki gibi farklı firmalar yok, sadece tek firma ve 30 dan fazla gişe var,
her gişenin üzerinde, nereye gitmek isterseniz bakarak, oranın biletini alabilirsiniz


 Selanik-Kalambaka bileti 20 euro otobüsümü bekliyorum

 Saat tam 12:00 de otobüs hareket etti
yolda bu kaleyi beğendim, çok merak ettim
Ben Kalambaka ya gidecem derken, 3 saat sonra
Trikala'ya geldik. Şoför herkes insin son durak dedi.
Bende biletimi gösterdim Kalambaka'ya gidicem deyince
7 numaralı peronu gösterdi, saat 16:00 da oradan kalkacak dedi.

 Burası Trikala, içerde ışıklı panoda otobüsümü check edip bekliyorum,
 bizdeki gibi otobüste ikram yok, otobüs ve şoförler 3-4 saatlik 
mesafede değişiyor, ihtiyaç molası da yok, ara istasyonlarda her işinizi hallediyorsunuz



Sonunda Kalambakaya geldim, otobüs şoförüne
 Kastrakiye nasıl giderim diye sordum, arkadan hoş esmer bir hanım,
 ben yürüyerek gidicem, isterseniz benimle gelin dedi ve Eleni ile böyle tanıştım:))


 Benimle Kastrakiye yürüdü kendisi oralı olunca her gördüğü ile selamlaştı,
 babasını kaybetmiş ve vergi işlemleri için babasının memleketine gelmiş,
 kaldığım oteli onun sayesinde buldum


 Akşama kadar Kastraki sokaklarında dolaştım





Meteoraya kalkacak otobüsler, bu kilisenin önünden kalkıyor
 otelim de hemen önündeki dar caddede













İnternetteki araştırmalarımda bu San Giorgia Villa otelini bulmuştum, 
ama Eleni ile gittiğimde, bir alt katta karanlık bir oda gösterince burada kalmadım









otelin sahibi mutfakta yemek yapıyordu, bende akşam yemeğini 
burada yedim, musakka benim favori yemeğimdir,
 yanına pilav ve cacık istedim, onların musakkası 
patates+patlıcan+beşamel soslu fakat çok lezizdi

 Odamın balkonundan akşam manzaram

 sabah çok erken kalktım, meteorayı göreceğim için çok heyecanlıyım, 
akşam ikram edilen elma, sabah kahvaltım oldu, 
balkon demirinden makinayı otomatiğe alıp, bir selfie yapıyım dedim

 Otobüsü bekliyorum yukarı çıkış 1 euro 












 Ve bu en büyük manastıra geliyoruz, otobüs 10 dakika buradayız,
 sonra diğer manastıra hareket edicez deyince, ben dedim içlerini görmek istiyorum
 gelmiycem deyince, oradaki bir Amerikalı turist, bende yürüycem
 beraber gezelim mi deyince, Tanrım dedim evet, fotoğraflarımı çekecek adam buldum )
 Aşağıda sağda merdivenlerin girişini ve yukarı nasıl tırmanılıyor
görebilirsiniz




içerisini gezmek 3 euro, yalnız kadınların altında muhakkak bir etek olması lazım,
 ben bildiğim için, çantamdaki uzun siyah eteğimi, kotumun
 üzerine giyerek iniş ve çıkışlarımıza başladık

 Hayretler içindeyim 1600 lü yıllarda böyle bir yer
nasıl yapılır



 Bu kadar yükseklikte kendinizi kuş gibi hissediyorsunuz






 Bu en büyük manastırdaki mutfak





 Bir çok yerde fotoğraf çekmek yasak


 Sanki şalvarlı gibiyim






 Aşağısı Kastraki, büyük  kayanın önündeki beyazlık kilise,
onun önünde de benim otel








 kiliselerin içindeki resimlere bayıldım, Kapadokya bölgesinde
 restore edilen kiliselerde görmüştüm ama buradakiler
 daha da büyüktü her birinin hikayesini merak ettim



bina kayanın hemen dibinden başlıyor


Bu teleferik çalışanlar için binmeyi isterdim ama hadi bin deseler,
 cesaret edebilir miydim bilmiyorum:))



bir kapının ortası delik, içerisi karanlıktı ne var burada derken,
 flaşla fotoğraf çekince, kurukafaları gördüm, sonradan internette araştırdığımda
oradaki rahiplerin kurukafaları olduğunu öğrendim


 Çalışanlar bu teleferik ile manastıra gidiyorlar, burada tek bir adam geçiyor,
 birazdan da torbasında 3 ekmek olan biri bindi

















 Bu şarap fıçısı nerede ise odanın büyüklüğünde 

 bu da içi











yürüyerek diğer manastıra gidiyoruz














Bugüne kadar gördüğüm en güzel bahçelerden
 fakat kapalı özel alan ve ben tepeden görüntü alıyorum

 

Aşağıdan bakarken ne kadar yüksek demiştim
şimdi üstündeyim işte



Bu iplerle tırmanmak cesaret ister



Bu manastıra girişte 3 euro














3. ncü manastıra giderken kayalardan bir görüntü
almadan olmaz


İşte benim fotoğraflarımı çeken yükseklik korkusu olan
Amerikalı arkadaş

Yağmur başladı eteğim şemsiyem oldu


içinde iken küçük dediğim manastır, aşağıdan devasa
her yerini görmemize izin yok ondan




Artık Kastrakiye dönüyoruz yürüyerek



yolda bir yılan Allahtan ölü



Otele geldim valizimi aldım ve beni Kalambakadan 
Trikalaya götürecek otobüsün içindeyim, yağmur inanılmaz
 çok şanslıymışım, manastırları gezerken böyle bir yağmurla karşılaşmadık



Selaniğe geldim ve orayı gördüm diye, buraya gelmeden önce,
Hürriyet  Seyahat ekinde, sanki Maldiv gibi, ama ucuz denilen 
Halkidikiyi görmek istedim ve beni oraya götürecek otobüste,
 2 Yunanlı genç kadınla arkadaş oldum

Bu Halkidiki 3 ayaktan ibaretmiş, ben en ucuz olan, en soldaki Kallikratia ya gidiyorum, 
oteli birkaç otel telefonla arandıktan sonra bulduk 30 Euro kahvaltı dahil


Kastrakideki otel kahvaltı hariç 30 euro idi, kahvaltı 5 euro,
 burada bu kuğuları görünce güldüm )
Balkonumdan denize bakıyorum durum ümitsiz yağmur bitecek gibi değil




Ertesi gün Aleksandranın ailesinin işlettiği yere gidiyorum bana yarımadayı gezdiriyor




Burası marina deyince şaşırdım hiç yelkenli yok sadece balıkçı tekneleri

En pahalı oteller sahilde





Halkidikiden öğlen tekrar Selaniğe geliyorum, akşama kadar vaktim var


Selanik hali, balık-et-sebze ne ararsan var









Küçük Ayasofya

O kadar yorgunum ki Starbucks ı görünce, daldım içeriye, 
bir çay söyledim, koltukta 1.5 saat oturdum, karşıdaki sehpadan yine bir Selfie yaptım )


İşte dönüş yolculuğum, bu küçük otobüs ile başlayıp, Selanik dışında
 bineceğimiz araca gidicez, Selanik - İstanbul bileti 45 Euro
 niye giderken 35 dönerken 45 anlamadım

Yorumlar

Popüler Yayınlar