Afyon a hep önyargılı baktım. Zira genç kızlığımda çocukluk arkadaşımı, çalıştığı fabrikada ziyarete gittiğimde, ablası da izmirden gelmiş ve biz 3 genç kız şehri keşfetmeye çıkmıştık. Yemek için İkbal restorana gitmiştik. 90 lı yılların başında yemek için çok fazla secenek yoktu ve biz lokantadan içeri girdiğimizde, giriş katına, burası aile yeri diye, oraya kabul etmemiş ve yukarı kata göndermişlerdi. Düşünüyorum da biz o şok ile, yine de orada yemiş, sonra misafirhaneye dönüp, şehir turumuzu iptal etmiştik. Ve ben yıllarca, önce içinden, sonra da yapılan çevre yolları nedeni ile, hiç şehire uğramadan geçip gittim.
Fakat geçen sene Bodruma giderken yolun tam ortası Dinar da bir otelde kalmış, dönüşte aynı otelde yatak temiz olduğu halde, perde ve halıya sinen sigara-izmarit kokusundan sabaha kadar uyuyamayınca bu yıl orada mola vermedim. Bodrumdan önce İzmir'e gittim. Orada birkaç gün kalıp gezerek, sonra Uşak üzerinden Afyon'a geldim. Eski şehir merkezinde 1 gece konakladım ve kalenin etrafındaki tarihi evleri görünce inanamadım, fotoğraf çekmeye doyamadım. En sevdiğim Zamanda Yolculuk duygusunu yaşadım. Halen restorasyonlar devam ediyordu.
Ben Ege, Marmara ve İç Anadolu bölgesinde böyle eski evleri çok fotoğrafladım ama sanki buradaki ev sayısı daha fazla gibi geldi.
İzmir den kahvaltıdan sonra yola çıkmıştım. Uşağa kadar yoğun bir yağmurla, yol alıp, öğleden sonra Afyon'a ulaştım. Hemen otel yakını olunca, İkbal restorana gittim. Hoşgeldiniz diye buyur ettiler, nereye oturabilirim diye sorunca, buyrun istediğiniz yere oturabilirsiniz deyince, en önde camın kenarına oturup, gelen geçeni seyrederek yemeğimi yedim. Elbette hepsi lezizdi, üzerine de çay ve türk kahvesi ikram ettiklerinde, artık iyi yönde geliştiğini görerek sevindim.
Arkasından Kaleye tırmanmak için yürüyüse başlayınca, yağmur birden indirince, otele dönmek zorunda kaldım,
Ertesi sabah kahvaltıdan sonra yürüyüşe başladım. Kaleye giden yol ve çevresi tam fotoğraflıktı. Yalnız kaleye tırmanmak beni gerçekten yordu ve kaç kere durakladım saymadım, üstelik sabah 9 dan sonra benden başka kimse yoktu, yolun başında küçük bir çay bahcesi vardı, orada bir kaç kişi gördüm, ama tırmanışta kimse yoktu ve nihayet en sonunda tepeye tırmanınca korktuğumu itiraf etmeliyim, 15 dakika sonra genç bir delikanlı ile, bir kız çocuğu birlikte gelince rahatladım. Fakat surların oradan daha yukarıya bayrak direğinin bulunduğu yere onlar tırmandı, manzara harika dediler, ama nerede ise 45 derecelik açıda dik merdiveni ve tırmanırken yere merdivenlere tutunmam gerekir diye boyum uzun olunca cesaret edemedim ve otele dönüp eşyalarımı toplayıp, Ankara ya hareket ettim.
Yolda molada çocukluk arkadaşımı aradım ve önümüzdeki yıl beraber gidip, şehirde 1-2 gece kalıp o sokaklarda beraber kaybolalım diye plan yaptım. Şimdi gelelim fotoğraflara ve kısa videolarımıza, bakalım sizler de benim gibi beğenecek misiniz
evler 2 katlı ve her yerden kaleyi görüyorsunuz
burası 1 gün önce önü kuyruk olan dükkan
tabelalar çok iyi olmuş
sabah erken sokakta kimseler yok
hamam bahçesinden kale görünüşü
Hamamın içinde tanıtım bölümü
kaleye giriş serbest koruma ya da güvenlik yok
ağaçlara pet şişelerin etiketleri bağlanmış ne alaka bilemedim
bu kemerli kapıdan geçip sonunda tepeye ulaştım ama bittim resmen
Yorumlar
Yorum Gönder