İSTANBUL



Bence İstanbul, Dünya'nın en güzel şehirleri arasında, ilk 10'a her zaman girer. 4 senedir İstanbul'a gitmemiştim. Amerika'dan bir arkadaşım, ben Miami de iken, ülkelerimiz hakkında sohbet ettiğimizde, Dünya da, en çok görmek istediği şehrin, İstanbul olduğunu söylemişti. Bodrum'da tatilde iken, bana yazdı ve İstanbul'a gidicem,   beni gezdirir misin diye sorduğu zaman, Yelken Kafe'de denize giriyordum. Ne zaman geleceğini haber ver, bakarım olabilir mi deyince, biletini aldı. Ben Bodrum'dan, o Amerika'dan geldi ve İstanbul'daki yeni havalimanında buluştuk.

Ben ilk şoku burada yaşadım, gazetelerde okumuştum ama acaba abartıyorlar mı demiştim. Az bile yazmışlar. Bodrum'dan hareket eden uçakla alana indim ve 20 dakika uçağın içinde, çıkışa gideceğimiz noktaya ulaşmak için, yerde yolculuk yaptık. Çıkıştan şehre, nasıl ineceğimizin araştırmasını, arkadaşım gelmeden yaptım ve otobüs duraklarına ulaştım, Orada ikinci şoku yaşadım. O kadar çok otobüs peronu vardı ki,  bu nedenle çok fazla yürüyorsunuz, elbette, İstanbul'un her noktasına otobüs var. Kredi kartı ile otobüste ücretini ödeyebiliyorsunuz.

Arkasından Yurt Dışı, Gelen yolcu katına çıkıp, arkadaşımı bekledim ve geldikten sonra birlikte otobüs duraklarına inerek, Taksim'e gidecek otobüse bindik. Fakat Taksim'de otobüsten indikten sonra, Karaköy'deki otele gitmek için, Taksi durduruyorum, otelin yerini duyunca bizi almıyorlar, bende karşıda bulunan bir polise gidip, ne yapabilirim diye sorunca, siz bekleyin, ben taksi durdururum deyince, sağolsun, Amerikalı arkadaşımla sefillik çekmeme mani olunca, nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim.

Hemen bir taksi durdurdu, bizi bindirdi sayesinde otelimize ulaştık. Artık akşam olmuştu. O, kendimi iyi hissediyorum deyince, önce Beşiktaş'a, oradan motorla Üsküdar'a geçtik. Sonra da dolmuşla Çengelköy'e gidip, Çınaraltı kahvesinde balık yiyerek karnımızı doyurduk.

Arkadaşıma, seni en sevdiğim, favori mekanlara götürücem demiştim. Sonra kalkıp, Çengelköy börekçisinden börek, karşısındaki pastaneden de, acıbadem kurabiye alarak yürüyüş yaptık, börek ve acıbadem  kurabiyesini çok beğendi. Bana özellikle sokak tatlarını keşfetmek istiyorum demişti.

Ertesi gün, çok yoğun program var dinlenelim dedim ve aynı yolla otelimize döndük. Sabah oteldeki kahvaltıdan sonra, Karaköy sahildeki otelimizden birlikte yürüyerek Galata Köprüsü, Mısır Çarşısı, Şark Han, Kapalı Çarşı, Sultanahmet Camisi ve Ayasofya Camisini gezdik. Benim müze kartım vardı, ona,  kalabalık sıraları görünce, hep biraz daha pahalı olan hızlı geçiş biletleri alarak gezdik.

Ayasofya'dan çıkınca, Yerebatan Sarayını çok istemiştim ama aşırı kuyruk  olunca, tarihi Sultanahmet Köftecisinde karnımızı doyurduk ve Topkapı Sarayına gittik. Akşam otele dönüp üstümüzü değiştirdik ve Beşiktaş Ortaköy'e gittik. 

3. gün Karaköyde Namlı'ya gidip kahvaltı ettik. Arkadaşım dün o kadar yoruldum ki, bugün yürüyemiycem dedi. Böyle olunca, Beşiktaş'a gidip, Vapur ile, boğaz turuna katıldık ve daha önce hiç görmediğim Yoros Kalesine gittik. Burayı çok beğendim. Gemideki çoğunluk, restoranlara oturdu, ama biz biraz tepeye doğru yürüyüş yaparak, kaleye çıktık. Beşiktaş'a döndükten sonra Ortaköy de takıldık. Akşam otele dönüp biraz dinlendikten sonra Karaköy'den tünele gittik, ordan İstiklal caddesine çıkıp, 360 derece restorandan manzaraya bakıp, Taksim'den araca binip, Bebek semtine gittik ve en sevdiğim noktalardan biri olan, Bebek otelin balkonunda oturup, boğazın keyfini çıkardık.

4. gün sabah yürüyerek, Galata Kulesine çıktık, her zamanki gibi çok kalabalıktı ve bekledikten sonra yukarı çıktık, manzara inanılmazdı. Dönüşte Karaköy'den Büyükada Vapuru ile adaya gittik. Öğlen adada pide yedik ve oturup kahve dünyasında Kahve içelim dedik, bayağı ayakta masa bekledik. Kalabalık inanılmazdı adada. Adadaki turumuzdan sonra, Bostancı'ya geçip, Bağdat Caddesinde yürüyüş yaptık. Borsa Restoranda Türk Yemekleri ile karnımızı doyurduk. Bostancı iskelesinin orada yürüyüş yapıp güneşi batırdık.

5. Gün Karaköy'den önce Kadıköy, oradan Moda, Moda'da meşhur dondurmacı'da dondurma, ve ben Çamlıca Camisine gitmek istemiyordum, çünkü orayı, eski güzel seyir tepesi olarak hatırlamak istiyordum, ama önceki sene abisi gelip görmüş ve ona özellikle gitmesini söyleyince, Çamlıca camisine gittik. Yıllar önce bildiğim Çamlıca tepesi artık yoktu. Caminin içini gezdikten sonra, terasına çıktık, güneş batmıştı ve manzara harikaydı. Sırf manzarayı görmek için herkesin gitmesini isterim. Camiden sonra Otelimizin olduğu Karaköy'e döndük ve 1 gece önce, akşam geçtiğimiz arka sokaklarda harika restoranlar ve farklı mekanlar açık olduğunu görüp inanamamıştım ve son gecemizde gidip o restoranların birinde kebap yedik, nefisti, tekrar İstanbul'a gelirsem yine aynı yere gitmeyi çok isterim.

Ertesi gün sabah saat 04:30 da gelen taksi ile alana gittik, ben Bodrum'a o da ailesini görmeye ülkesine gitti. Burada sizlerle İstanbul fotoğraflarını paylaşmak istiyorum. İstanbul'da yaşamak değil ama turist olarak gezmek süper oldu:))

Burası Boğaz turunun son noktası

Ufak bir tırmanış sonrası kaleye geldik


3. Köprü karşıda





Daldan incir toplayan ben


Dönüş yolunda gemide otururken, balık tutan çocukları çekiyorum


Kale uzaklarda kaldı

Boğazda fotoğraf çekmeye doyamıyorum
























O yelkenlilerin birinde olmam lazımdı






































































Bu binayı çocukluğumdan bu yana çok severim





Heybeliada iskelesi değişmiş








Büyükada Meydan






Bu kedi gerçek, herkes oyuncak sanıp uzanınca ısırıyomuş:))















Moda İskelesi bu da favori binalarımdan


Çamlıca Camisi



Boğaziçi Köprüsü














Yorumlar

Popüler Yayınlar